Muhammet Beşir:”Bu çocuk santrafor doğmuş”

 

Muhammet Beşir:"Bu çocuk santrafor doğmuş"

Trabzonspor’un genç oyuncusu Muhammet Beşir TamSaha dergisine önemli açıklamalarda bulundu.

İşte muhammet Beşir’in o açıklamaları…
Genç oyunculara hasret çeken futbolumuza yeni bir kan getiren Muhammet Beşir’i biraz daha yakından tanımak istiyoruz.
1997 Trabzon Araklı doğumluyum. 6 kardeşiz. Babam esnaf, annem ev hanımı. Babam market işletiyordu ama artık emekli oldu, işi amcama bıraktı. Ailem adeta futbolla yoğrulmuş. Babam, amcam, abim profesyonel futbolcu. 1983 doğumlu abim Mustafa Beşir, Trabzonspor’un altyapısından yetişmiş, Genç Millî Takımlarda 64 kez oynamış bir futbolcu. Keza babam Turan Beşir de Trabzonspor’un genç takımlarında oynamış ama askere gidip ara verince futbolu bırakmış. Amcam İsmail Hakkı Beşir de yine profesyonel futbolcu. Babam santrafor, amcam orta saha, abim de stoper.
Futbolun içinde doğmuş bir çocuk olarak futbol topuyla ilk buluşman ne zaman gerçekleşti?
İlkokul 1. sınıfa başlarken amcam beni Araklıspor’a götürmüştü. Futbola orada başladım. Trabzonspor’un seçmelerine katıldım ama beni elediler. Yeniden Araklı’ya döndüm. İdmanocağı’yla oynadığımız bir hazırlık maçına Sadi Tekelioğlu Hocamı da davet etmişler. Beni o maçta izledi ve Trabzonspor’a aldı.
Başlangıçtan beri santrafor muydun?
Araklıspor’da santrafordum. Sadi Tekelioğlu beni Trabzonspor altyapısına aldıktan sonra takımdan ayrıldı. Yeni gelen hoca ise beni ön libero ve stoper olarak değerlendirdi. Ama takımda çok da şans bulamıyordum. Amcamla durumu konuştum ve “Beni 1461’e gönderme niyetleri var” dedim. Amcam da “Hemen git, önemli olan oynaman” dedi. Amcamın futbolda bugünlere gelmemde gerçekten büyük emeği vardır. 1461’in altyapısında bir dönem oynadım. O sırada 17 yaşındaydım. Orada yine orta sahada değerlendiriliyordum. Sonra takımın başına Selçuk Perekli Hocam geldi ve onun gelişi benim dönüm noktalarımdan biri oldu. İlk toplantısında takıma bir kâğıt verdi ve “Herkes mevkiini yazsın” dedi. Kâğıt bana geldiğinde bütün arkadaşlarım gülmeye başladı. Ben de “Orta saha, santrfor, stoper” yazdım. İlk idmana çıktığımızda orta sahada oynamaya başladım. Bir şut attım, Selçuk Hoca baktı, “Senin orta sahada ne işin var?” diye sordu. Ardından bir topa dönüp vurdum, bu sefer, “Santrfor bölgesinde kal, al, dön ve vur, başka bir şey yapma” dedi. Ben de en iyi yapabildiğim işi yaptım. Alıp, dönüp, vurduğumu görünce, “Senin stoperle orta sahaya ne alâkan var” dedi. Sonra amcamı çağırıp konuşmuşlar; ona “Bu çocuk santrfor doğmuş” demiş. O günden sonra da hep santrfor oynadım. Çok sayıda gol atınca, yeniden göreve gelen Sadi Hoca beni 1461’den Trabzonspor’un altyapısına aldı. Orada da golcü performansımı sürdürdüm ve Trabzonspor’da kaldım.
Trabzonspor altyapısı sana neler kattı? Orada gelişimine katkı sağlayan teknik adamlar kimlerdi?
c892057555e745d199aff657fc220db0.jpg
Trabzonspor’a gelmemi sağlayan Sadi Hocadan ve beni diğer mevkilerden alıp yeniden santrfor olmamı sağlayan Selçuk Hocadan söz ettim. 18 yaşına geldiğimde artık Trabzonspor’un U19 takımında oynuyordum ve hocamız da Aşkın Dilli’ydi. Tesislerde kalıyordum ve Aşkın Hocam beni haftada üç gün özel olarak antrenmana çıkarıyordu. Bana “Eğer futbolcu olamazsan bu senin suçundur. Allah sana boy vermiş, fizik vermiş, hız vermiş, yetenek vermiş. Çalışmazsan kendine ihanet edersin” derdi. Bana son vuruşları, forvetin nasıl davranacağını, nereye koşacağını öğretirdi. Üzerimde çok büyük emeği vardır.
Trabzonspor’un bu sezon transferde ve hoca konusunda yaşadığı sıkıntılar kulübü olumsuz etkilese de sanki genç oyuncular için bir fırsat oldu. Sadi Tekelioğlu’nun takımın başında bulunduğu kısa sürede pek çok genç oyuncu A takımda oynama şansını yakaladı. Bu oyuncuların arasında en dikkat çekeni de sen oldun. Bize A takıma alınma sürecini ve çıktığın ilk A takım maçında neler yaşadığını anlatır mısın?
Sezon başında 1461 Trabzon’un A takımıyla kampa gittim. Dönüşten bir gün sonra da 1461’le sözleşme imzalayacaktım. Sabah 1461’le antrenman yaptım, öğleden sonra Trabzonspor’dan bir telefon geldi, “Bizimle idmana çıkacaksın” dediler. Süleyman Hurma abi Şota Hocaya benden bahsetmiş, o da görmek istemiş. Bir hafta Trabzonspor’la idmanlara çıktım ve imza atıp A takımda kaldım. Tabiî bunda da Sadi Hocanın büyük payı var. Üç ay A takımla idmanlara çıktıktan sonra tekrar altyapıya döndüm. Artık zaman zaman antrenmanlara çağırılıyordum. Bu arada Genç Millî Takımlara çağırıldım. Ben kamptayken Şota Hoca istifa etti ve yerine Sadi Hoca getirildi. Sadi Hoca da birkaç gün önce medyaya “Muhammet’in Cardozo’dan eksiği yok, şans verilirse oynar” diye bir beyanat vermişti. Millî Takım’dan döndükten sonra Sadi Hoca beni A takımla antrenmanlara aldı, oynama şansı verdi ve bulduğum ilk şansta da golümü attım.
Evet, o maça gelelim. Trabzonspor’da ilk golünü Eskişehirspor’a attın. Bitime 9 dakika kala oyuna girdin ve son anda da golü buldun. Bize o golü, golden sonra hissettiklerini ve yaşadıklarını anlatır mısın?
Maç günü kampta Yusuf Erdoğan abiyle oturuyorduk. Sadi Hoca yanımızdan geçerken, “Muhammet’e iyi bak. Allah’ın izniyle artık burada kalacak” dedi. Yusuf abi de gülerek, “Artık akşama oynatırsınız hocam” diye karşılık verdi. Özer abi de maçtan üç gün önce, “Rüyamda gördüm, oyuna giriyorsun ve benim verdiğim pasla gol atıyorsun” demişti. Maçtan önce Yusuf abiyle Aytaç abi de gol atacağımı söyledi. Maç için stada giderken otobüste yardımcı hoca da “Hazır ol, bugün oyuna girebilirsin” dedi. Maçın ilk yarısı bittiğinde Sadi Hoca ısınmamı istedi. 74. dakikada yanına çağırdı ama sonra “Bu dakika uğursuz. Biraz bekle” dedi. 2001-2002 sezonunda Trabzonspor, Denizlispor karşısında 2-0 üstünken oyuna eski kaptanlardan Kemal Serdar’ın oğlu Ferdi Serdar’ı alıyor ve maç 2-2 sona eriyor. Sadi Hoca da görevinden ayrılmak zorunda kalıyor. O olay aklına gelince beni biraz daha bekletti. 81. dakikada 2-0 öndeyken yanına çağırdı ve “Gel seni öpeyim” deyip sahaya yolladı. O anda Avni Aker sanki üzerime geliyordu. Kendi kendime, “Şu kale arkası tribününde köfte ekmek yiyip çekirdek çitlerken Fatih Tekke’ye, Yattara’ya tezahürat yapıyordun, şimdi sahanın içindesin” diyordum. Üstelik de oyuna Cardozo’nun yerine girmiştim. Son anlarda Özer abi bir top attı ama kaleci Boffin de çıkmıştı ve topa daha yakındı. İçimden “Ah keşke top benim önümde kalsa” diye düşündüm ve gerçekten de Boffin’in uzaklaştırmak istediği top bende kaldı. Boş kaleyle aramda 25 metre mesafe vardı ama ben kaleyi minyatür kale gibi görüyordum. O kadar heyecanlıydım. Topa vurdum ve gidişini görünce kaleye girdiğini görmeden hocama doğru koşmaya başladım. Gidip elini öptüm. Bana sarıldı, “Aferin oğlum” dedi.
Soyunma odasında neler oldu peki? Abilerin sana nasıl davrandı?
Şöyle söyleyeyim… Ligde hiç golü olmayan Dame N’doye bile yanıma gelip bana sarıldı ve ellerini yüzüme sürüp, “Elhamdülillah, çok şükür” dedi. Bütün abiler ağız birliği etmiş gibi maç sonrası röportajına beni gönderdi. O gece Yusuf abide kaldım. Eve yemek sipariş ettik ama bir lokma bile yiyemedim, sabaha kadar uyuyamadım.
DEVAMI 2. SAYFADA

[PAGE]

 

YORUMLAR

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Muhammet Beşir:”Bu çocuk santrafor doğmuş”

HIZLI YORUM YAP

Yazarlar
Video
Galeri

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.

Spor61.Net'e üye olun

Zaten üye misiniz ? Buraya tıklayarak Üye girişi sağlayabilirsiniz.

Spor61.Net'e giriş yapın

Henüz üye değil misiniz ? Buraya tıklayarak Üye olabilirsiniz.